Ankara Kalesinin çevresi eskiden harap haldeydi, insan gidip oralarda dolaşmaktan ürkerdi...Şimdilerde ise turistik açıdan çok önem verilen bir yer haline geldi, bir çok sergiye ev sahipliği yapan, sanata kucak açmış tarihi bir yer oldu adeta...Antika dükkanları, gümüşçüler ve tasarım dükkanları dolmuş, çevrelemiş oraları...Sizi eskilere götüren, iç acıtan bir yanı var oranın...
Geçen bir kaç yıl önce Aytül sayesinde keşfetme ve bol bol fotoğraf çekme fırsatı bulmuştum...Sonrasında Vol'u da bir çok kez sürükledim yanımda...Ben çok sevince, sanıyorumki her insan sevecek oraları, o eskilikten haz alacak:) Bir kaç gözleme ile Vol'u kandırıp götürsem bile, biliyordum orada bulunmaktan hoşnut olmadığını:)
Ama bu sefer amacımız vardı gitmek için, pikap alacaktık ve en önemlisi Vol'a karşı yalnız değildim:) Benim gibi incik boncuk teferruatlarla ilgilenen sevgili Ozi ve ekibimizin yegane üyesi Çağıl da geldi bizimle Kale'ye:) Çağıl son dakika kameralara yaptığı şov ile vicdanımızı zorladığı için bırakamadık O'nu:)
Önce Kirit Cafe'de kahvaltı ettik, sonra Pirinç Han'ı gezdik...Yapalak Ayşe'yi ziyaret ettik, bir kaç 45lik vee Kadir Amca(http://dergi.teskomb.org.tr/257/index2.asp?dp=s42)'dan pikap satın aldık, saolsun kendisi Müzeyyen Senar'ın "Kırmızı Gülün Adı Var" albümü ile kulaklarımızın pasını sildi attı, kısa bir şov yaptı küçücük dükkanda....İnsana "Amaan ne varsa eskilerde var" dedirten bu dükkan salladı bizi yahuu:) O şarkının ağırlığı omuzlarımızda, alnımızın çizgilerindeydi diyoruum:)
Bir kaç gözleme ile sonlandırdığımız turumuz aslında bu kadar kısa sürmezdi ama vaktin darlığı sebebiylee ce eee deyip uzaklaştık oradan, aklımız uğramadığımız dükkanlarda, karıştırmadığımız 45lik kutularında kalarak...
Sevgili Ankaralılar, gidecek olursanız Kale'ye.....
Kirit Cafe'de kahvaltı etmeden, oradaki Hayat mecmualarını karıştırmadan başlamayın Kale'yi gezmeye...Çengelhan'ı gezin, Pirinç Han'ı gezin, taş plakları mutlaka dinleyin, antikacılarda geçmişinizi arayın, benim gibi efkarlanın o eşyaların sahiplerini düşünürken...Yapalak Ayşe'de tasarım ürünlerine şööylece bakın, gümüşleri inceleyin çevredeki gümüşçülerde...Bolca baharat kokan sokakları geçerek Gromofon Cafe'de bir kahve ile sonlandırın Kale'yi ya da tahinli bi gözleme yiyerek veda edin, orası size kalmış:)
28 Şubat 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
28 Şubat 2011 Pazartesi
Ankara'da Kale Keyfi
Ankara Kalesinin çevresi eskiden harap haldeydi, insan gidip oralarda dolaşmaktan ürkerdi...Şimdilerde ise turistik açıdan çok önem verilen bir yer haline geldi, bir çok sergiye ev sahipliği yapan, sanata kucak açmış tarihi bir yer oldu adeta...Antika dükkanları, gümüşçüler ve tasarım dükkanları dolmuş, çevrelemiş oraları...Sizi eskilere götüren, iç acıtan bir yanı var oranın...
Geçen bir kaç yıl önce Aytül sayesinde keşfetme ve bol bol fotoğraf çekme fırsatı bulmuştum...Sonrasında Vol'u da bir çok kez sürükledim yanımda...Ben çok sevince, sanıyorumki her insan sevecek oraları, o eskilikten haz alacak:) Bir kaç gözleme ile Vol'u kandırıp götürsem bile, biliyordum orada bulunmaktan hoşnut olmadığını:)
Ama bu sefer amacımız vardı gitmek için, pikap alacaktık ve en önemlisi Vol'a karşı yalnız değildim:) Benim gibi incik boncuk teferruatlarla ilgilenen sevgili Ozi ve ekibimizin yegane üyesi Çağıl da geldi bizimle Kale'ye:) Çağıl son dakika kameralara yaptığı şov ile vicdanımızı zorladığı için bırakamadık O'nu:)
Önce Kirit Cafe'de kahvaltı ettik, sonra Pirinç Han'ı gezdik...Yapalak Ayşe'yi ziyaret ettik, bir kaç 45lik vee Kadir Amca(http://dergi.teskomb.org.tr/257/index2.asp?dp=s42)'dan pikap satın aldık, saolsun kendisi Müzeyyen Senar'ın "Kırmızı Gülün Adı Var" albümü ile kulaklarımızın pasını sildi attı, kısa bir şov yaptı küçücük dükkanda....İnsana "Amaan ne varsa eskilerde var" dedirten bu dükkan salladı bizi yahuu:) O şarkının ağırlığı omuzlarımızda, alnımızın çizgilerindeydi diyoruum:)
Bir kaç gözleme ile sonlandırdığımız turumuz aslında bu kadar kısa sürmezdi ama vaktin darlığı sebebiylee ce eee deyip uzaklaştık oradan, aklımız uğramadığımız dükkanlarda, karıştırmadığımız 45lik kutularında kalarak...
Sevgili Ankaralılar, gidecek olursanız Kale'ye.....
Kirit Cafe'de kahvaltı etmeden, oradaki Hayat mecmualarını karıştırmadan başlamayın Kale'yi gezmeye...Çengelhan'ı gezin, Pirinç Han'ı gezin, taş plakları mutlaka dinleyin, antikacılarda geçmişinizi arayın, benim gibi efkarlanın o eşyaların sahiplerini düşünürken...Yapalak Ayşe'de tasarım ürünlerine şööylece bakın, gümüşleri inceleyin çevredeki gümüşçülerde...Bolca baharat kokan sokakları geçerek Gromofon Cafe'de bir kahve ile sonlandırın Kale'yi ya da tahinli bi gözleme yiyerek veda edin, orası size kalmış:)
Geçen bir kaç yıl önce Aytül sayesinde keşfetme ve bol bol fotoğraf çekme fırsatı bulmuştum...Sonrasında Vol'u da bir çok kez sürükledim yanımda...Ben çok sevince, sanıyorumki her insan sevecek oraları, o eskilikten haz alacak:) Bir kaç gözleme ile Vol'u kandırıp götürsem bile, biliyordum orada bulunmaktan hoşnut olmadığını:)
Ama bu sefer amacımız vardı gitmek için, pikap alacaktık ve en önemlisi Vol'a karşı yalnız değildim:) Benim gibi incik boncuk teferruatlarla ilgilenen sevgili Ozi ve ekibimizin yegane üyesi Çağıl da geldi bizimle Kale'ye:) Çağıl son dakika kameralara yaptığı şov ile vicdanımızı zorladığı için bırakamadık O'nu:)
Önce Kirit Cafe'de kahvaltı ettik, sonra Pirinç Han'ı gezdik...Yapalak Ayşe'yi ziyaret ettik, bir kaç 45lik vee Kadir Amca(http://dergi.teskomb.org.tr/257/index2.asp?dp=s42)'dan pikap satın aldık, saolsun kendisi Müzeyyen Senar'ın "Kırmızı Gülün Adı Var" albümü ile kulaklarımızın pasını sildi attı, kısa bir şov yaptı küçücük dükkanda....İnsana "Amaan ne varsa eskilerde var" dedirten bu dükkan salladı bizi yahuu:) O şarkının ağırlığı omuzlarımızda, alnımızın çizgilerindeydi diyoruum:)
Bir kaç gözleme ile sonlandırdığımız turumuz aslında bu kadar kısa sürmezdi ama vaktin darlığı sebebiylee ce eee deyip uzaklaştık oradan, aklımız uğramadığımız dükkanlarda, karıştırmadığımız 45lik kutularında kalarak...
Sevgili Ankaralılar, gidecek olursanız Kale'ye.....
Kirit Cafe'de kahvaltı etmeden, oradaki Hayat mecmualarını karıştırmadan başlamayın Kale'yi gezmeye...Çengelhan'ı gezin, Pirinç Han'ı gezin, taş plakları mutlaka dinleyin, antikacılarda geçmişinizi arayın, benim gibi efkarlanın o eşyaların sahiplerini düşünürken...Yapalak Ayşe'de tasarım ürünlerine şööylece bakın, gümüşleri inceleyin çevredeki gümüşçülerde...Bolca baharat kokan sokakları geçerek Gromofon Cafe'de bir kahve ile sonlandırın Kale'yi ya da tahinli bi gözleme yiyerek veda edin, orası size kalmış:)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder