9 Şubat 2011 Çarşamba

Brugge!!!

0 Comments

Cuma gecesi geç saatlere kadar hasret giderdikten sonra Cumartesi sabahı mis gibi çaylarımızı içip kahvaltımızı ettik ve minik arabamızla çıktık yola. Evimizden bir buçuk saat sürüyor Brugge...Aralıksız sürdük arabamızı vee otelimizi bulup, Brugge'un dar sokaklarında gezmeye başladık...














Brugge tam anlamıyla turist şehri...Ben Amsterdam'a benzettim bu şehri, evlerinden ve kanallarından ötürü...Merkezden çevreye dağılan  kolları sırayla takip ettik, gezdik...Bir kol sadece çikolatacılarla dolu, bir tanesi ise içinde dantel olan her şeyi satıyor...Sırayla gezerken bir çok mağazanın indirimlerine şööylece baktık, bulamadıklarımızı bulduk buralarda...









Karnımız acıkınca yine geri döndük ve bir pizzacıya oturduk...Kwak içtik yanında:) Pizzaları hiç beğenmedik ancak içtiğimiz bira bizi gerek tadı, gerekse bardağı ile can evimizden vurmuştu...İçerken fotoğraf çekelim, yok tadı şöyleymiş yok böyleymiş derken açlık hisseden bünyelerimiz bu sefer sarhoşluk hissetmeye başladı:) Çok mutlu çıktık oradan, yüzlerimizde bir gülümseme...








 

















 

Ev aksesuarları satan dükkanlara girdik, country nevresimlere yayılmak geldi içimizden...İkinci el paslı aynalarda geçmişi gördük, sahip olmak istedik bir çoğunaa...Hayıflanarak kendimizi minik yeğenim Çağıl için oyuncak bakmaya,  Bart Smith'e attık... Çocukların sahip olmak isteyeceği her şeyi barındıran bu dükkanda gezindik, Çağılto için bir elektronik gitar aldık...Çıktığımızda hava kararmıştı bile! Avrupa kentlerinin bir çoğunda olduğu gibi burada da 18:00 sularında dükkanlar kapanıyormuş meğer:( Hızlı hızlı gezerek bir şeyleri kaçırmamaya çabaladık...

Beyaz çikolatalı wafflelara gömüldük sonraa...Bol fotoğraf çektik:)

Akşam olunca soğuğun daha çok kendini hissettirmesi, dermanı kalmayan bacaklarımızın üzerinde durmamızı zorlaştırmaya başlayınca bir kaç Kwak alıp otelin yolunu tuttuk lakin biraz kaybolduk bu birbirine benzeyen evlerin içinde:) Bir açıdan iyi oldu bu kaybolma hikayesi...Çevredeki evlerde genelde perde olmadığı için evlerin içini inceleme fırsatımız oldu...Öyle güzelki...Orada akıp giden hayata ortak olduk bir süre vee Patron & Kwak ile günün kapanışını yaptık otel odamızdaa:) Ama ne kapanış:))











0 yorum:

Yorum Gönder

9 Şubat 2011 Çarşamba

Brugge!!!

Cuma gecesi geç saatlere kadar hasret giderdikten sonra Cumartesi sabahı mis gibi çaylarımızı içip kahvaltımızı ettik ve minik arabamızla çıktık yola. Evimizden bir buçuk saat sürüyor Brugge...Aralıksız sürdük arabamızı vee otelimizi bulup, Brugge'un dar sokaklarında gezmeye başladık...














Brugge tam anlamıyla turist şehri...Ben Amsterdam'a benzettim bu şehri, evlerinden ve kanallarından ötürü...Merkezden çevreye dağılan  kolları sırayla takip ettik, gezdik...Bir kol sadece çikolatacılarla dolu, bir tanesi ise içinde dantel olan her şeyi satıyor...Sırayla gezerken bir çok mağazanın indirimlerine şööylece baktık, bulamadıklarımızı bulduk buralarda...









Karnımız acıkınca yine geri döndük ve bir pizzacıya oturduk...Kwak içtik yanında:) Pizzaları hiç beğenmedik ancak içtiğimiz bira bizi gerek tadı, gerekse bardağı ile can evimizden vurmuştu...İçerken fotoğraf çekelim, yok tadı şöyleymiş yok böyleymiş derken açlık hisseden bünyelerimiz bu sefer sarhoşluk hissetmeye başladı:) Çok mutlu çıktık oradan, yüzlerimizde bir gülümseme...








 

















 

Ev aksesuarları satan dükkanlara girdik, country nevresimlere yayılmak geldi içimizden...İkinci el paslı aynalarda geçmişi gördük, sahip olmak istedik bir çoğunaa...Hayıflanarak kendimizi minik yeğenim Çağıl için oyuncak bakmaya,  Bart Smith'e attık... Çocukların sahip olmak isteyeceği her şeyi barındıran bu dükkanda gezindik, Çağılto için bir elektronik gitar aldık...Çıktığımızda hava kararmıştı bile! Avrupa kentlerinin bir çoğunda olduğu gibi burada da 18:00 sularında dükkanlar kapanıyormuş meğer:( Hızlı hızlı gezerek bir şeyleri kaçırmamaya çabaladık...

Beyaz çikolatalı wafflelara gömüldük sonraa...Bol fotoğraf çektik:)

Akşam olunca soğuğun daha çok kendini hissettirmesi, dermanı kalmayan bacaklarımızın üzerinde durmamızı zorlaştırmaya başlayınca bir kaç Kwak alıp otelin yolunu tuttuk lakin biraz kaybolduk bu birbirine benzeyen evlerin içinde:) Bir açıdan iyi oldu bu kaybolma hikayesi...Çevredeki evlerde genelde perde olmadığı için evlerin içini inceleme fırsatımız oldu...Öyle güzelki...Orada akıp giden hayata ortak olduk bir süre vee Patron & Kwak ile günün kapanışını yaptık otel odamızdaa:) Ama ne kapanış:))











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder