17 Nisan 2011 Pazar

Yine Paris...

0 Comments

Vol, iş güç sebebiyle şu aralar çok sık ziyaret eder oldu bu güzel şehri...Bu sefer bende takıldım peşine! Bir kaç günlüğüne atladık arabamıza, çıktık yollara...Hava o kadar güzeldi ki birden kendimi ankara-bodrum yolundaymışız gibi hissettim:) Yerleştik otelimize, varış günümüz pazar olunca,  ilk günü Vol ile geçirme imkanı bulduk...Gezdik dolaştık St Germain'in serin ara sokaklarında ancak hava inanılmaz sıcaktı. Güneş karşımıza çıkar çıkmaz ısıtıyordu hatta yakıyordu bizleri, zaten insanlar bikinileri ile Seine kıyılarında güneşleniyor, minik süs havuzlarına ayaklarını uzatıyordu sıcaktan bıkmış vaziyette...







Diğer günler Vol erkenden ayrılıyordu odadan bende kendime çok sıkılmayacağım keyifli bir program yaptım:) Planımın ilk günü Paris'i genel bir gezintiye çıkacaktım...Bunu hop on hop off turist otobüsleri ile gerçekleştirdim:) İki de şirin arkadaş edindim bu otobüslerde, birlikte gezdik onlarla...Tur dört zone dan oluşuyordu, üç zone u gezdim...Gezerken bir çok dilde bilgi veren bir olayı var otobüslerin, tarihi bir yerden geçmiyorsak araları da Fransız şarkıları ile doldurmuşlar, yani şehri iyice şiir tadında geziyorsunuz...Ama Paris'e ilk gidişiniz olacaksa, bu otobüsleri çok tavsiye etmem zira hiç bir yeri doya doya gezemiyorsunuz sadece panaromik bir tur sağlıyor bu otobüsler...





















İkinci gün daha önceleri de gitmeyi istediğim ancak fırsat bulamadığım Marais 'de geçirdim. Marais mükemmel bir semt...Sakin ve geniş bir cadddesi var, onun üzerinde dolaştıktan sonra ara sokaklara girmeyi akıl ettim, iyiki de girmişim çünkü asıl olay bu ara sokaklarmış...Bir sürü küçük dizayn dükkanları, galeriler ve yerli halkın takıldığı publar ve restaurantlarla dolu buralar...Kesinlikle uğrayın buraya, 1 numaralı metronun St Paul durağında inerseniz tam ortasında bulursunuz kendinizi...Dönecekken de kesinlikle metro kullanmayın derim, Hotel de Ville den Notre Dame'a kadar Rivoli'yi geçerek ilerleyin...Pişman olmayacaksınız:)















Marais'de bir dükkan keşfettim, bu artık boynumun borcu:) Yazmam gerek!!! Hayal gibi bir dükkan, ürünler sadece birer tane üretiliyor ya da belirli ebatlarda üretiliyor...Değişik takılar ve ev için butik ürünler satıyorlar...Victor Hugo'nun evine giden yolda, şirin sıcak bir dükkan...Tam ürünlere yoğunlaşmış bakarken, yarım İngilizcesi ile(Yarım diyorum ama kesinlikle benden iyi konuşuyor:)Hem de Fransız aksanı ile:)) yanıma tatlı bir bayan ilişiyor, meğer bu baktığım, bayıldığım ürünlerin designerıymış kendisi...Bana hikayesini anlatıyor...Ben de kendisinden ve dükkanından blogumda bahsetmek istediğimi söyledim, sevimli bir fotoğrafını çektim...Giderseniz uğrayın mutlaka...Vintage, eğlenceli ve sadece size ait olacak ürünlerden edinin...(http://www.delphinepariente.fr/)
http://www.yelp.com/biz/delphine-pariente-paris-2



Diğer günlerin birini St. Germain ve St. Michel'de adım adım gezerek, Buci'yi sindirerek, Plaklara bakarak, sıkı pazarlıklara girerek geçirdim, tabii bol bol da Eclair yedim bu esnadaaa(Daha önce bu niyetle yediklerim neydi demek için tercih edilecek adres: http://www.tripadvisor.com/Attraction_Review-g187147-d1394714-Reviews-Cacao_et_Chocolat-Paris_Ile_de_France.html)

Bir de Rue Montegueil'i keşfettik bu gidişimizde...Bu semt de bir çok farklı Cafe ve Restaurant barındırıyor içinde, çok eğlenceli bir yer...

Bunların dışında otele çok yakın olduğumuz için Luxembourg bahçelerinde kitap okuyarak çok vakit öldürdüm ya da Latin Quarter'da çok yemekler yedim, çok içkiler içtim. Ama Restaurant olarak en güzeli Vol ile gittiğimiz Vins et Terroirs ve Noura oldu...Vins et Terroirs'i Vol'un patronu önerdiği için gittik, gerçekten çok güzeldi, şarapları, ara sıcakları ve Filet de Canard'ı ile müthişti...Noura ise bir Lübnan Restaurantı, Montparnasse'da, biz falafel yemek amacı ile ziyaret ettik aslında burayı ama diğer yemekleri de hem bizim damak tadımıza yakın olduğu için hem de bir çok yerden farklı gözüktüğü için tercih ettiğmiz bir yerdi ama harikaydı, en iyi burada doyduk ve en çok burayı beğendik, tavsiye ederim.

















Kahvaltı olarak artık bir klişe halini alan Paul tercihimdi, iki kruvasan ve bir americain :)


Son olarak bir de Amorino'nun çiçek dondurmalarını deneyin derim...





Paris ilginç bir şehir...Her seferinde keşfedilecek bir şeyler çıkarıyor karşınıza...Bir kere gitmek hiç bir şeye yetmiyor bilesiniz....

0 yorum:

Yorum Gönder

17 Nisan 2011 Pazar

Yine Paris...

Vol, iş güç sebebiyle şu aralar çok sık ziyaret eder oldu bu güzel şehri...Bu sefer bende takıldım peşine! Bir kaç günlüğüne atladık arabamıza, çıktık yollara...Hava o kadar güzeldi ki birden kendimi ankara-bodrum yolundaymışız gibi hissettim:) Yerleştik otelimize, varış günümüz pazar olunca,  ilk günü Vol ile geçirme imkanı bulduk...Gezdik dolaştık St Germain'in serin ara sokaklarında ancak hava inanılmaz sıcaktı. Güneş karşımıza çıkar çıkmaz ısıtıyordu hatta yakıyordu bizleri, zaten insanlar bikinileri ile Seine kıyılarında güneşleniyor, minik süs havuzlarına ayaklarını uzatıyordu sıcaktan bıkmış vaziyette...







Diğer günler Vol erkenden ayrılıyordu odadan bende kendime çok sıkılmayacağım keyifli bir program yaptım:) Planımın ilk günü Paris'i genel bir gezintiye çıkacaktım...Bunu hop on hop off turist otobüsleri ile gerçekleştirdim:) İki de şirin arkadaş edindim bu otobüslerde, birlikte gezdik onlarla...Tur dört zone dan oluşuyordu, üç zone u gezdim...Gezerken bir çok dilde bilgi veren bir olayı var otobüslerin, tarihi bir yerden geçmiyorsak araları da Fransız şarkıları ile doldurmuşlar, yani şehri iyice şiir tadında geziyorsunuz...Ama Paris'e ilk gidişiniz olacaksa, bu otobüsleri çok tavsiye etmem zira hiç bir yeri doya doya gezemiyorsunuz sadece panaromik bir tur sağlıyor bu otobüsler...





















İkinci gün daha önceleri de gitmeyi istediğim ancak fırsat bulamadığım Marais 'de geçirdim. Marais mükemmel bir semt...Sakin ve geniş bir cadddesi var, onun üzerinde dolaştıktan sonra ara sokaklara girmeyi akıl ettim, iyiki de girmişim çünkü asıl olay bu ara sokaklarmış...Bir sürü küçük dizayn dükkanları, galeriler ve yerli halkın takıldığı publar ve restaurantlarla dolu buralar...Kesinlikle uğrayın buraya, 1 numaralı metronun St Paul durağında inerseniz tam ortasında bulursunuz kendinizi...Dönecekken de kesinlikle metro kullanmayın derim, Hotel de Ville den Notre Dame'a kadar Rivoli'yi geçerek ilerleyin...Pişman olmayacaksınız:)















Marais'de bir dükkan keşfettim, bu artık boynumun borcu:) Yazmam gerek!!! Hayal gibi bir dükkan, ürünler sadece birer tane üretiliyor ya da belirli ebatlarda üretiliyor...Değişik takılar ve ev için butik ürünler satıyorlar...Victor Hugo'nun evine giden yolda, şirin sıcak bir dükkan...Tam ürünlere yoğunlaşmış bakarken, yarım İngilizcesi ile(Yarım diyorum ama kesinlikle benden iyi konuşuyor:)Hem de Fransız aksanı ile:)) yanıma tatlı bir bayan ilişiyor, meğer bu baktığım, bayıldığım ürünlerin designerıymış kendisi...Bana hikayesini anlatıyor...Ben de kendisinden ve dükkanından blogumda bahsetmek istediğimi söyledim, sevimli bir fotoğrafını çektim...Giderseniz uğrayın mutlaka...Vintage, eğlenceli ve sadece size ait olacak ürünlerden edinin...(http://www.delphinepariente.fr/)
http://www.yelp.com/biz/delphine-pariente-paris-2



Diğer günlerin birini St. Germain ve St. Michel'de adım adım gezerek, Buci'yi sindirerek, Plaklara bakarak, sıkı pazarlıklara girerek geçirdim, tabii bol bol da Eclair yedim bu esnadaaa(Daha önce bu niyetle yediklerim neydi demek için tercih edilecek adres: http://www.tripadvisor.com/Attraction_Review-g187147-d1394714-Reviews-Cacao_et_Chocolat-Paris_Ile_de_France.html)

Bir de Rue Montegueil'i keşfettik bu gidişimizde...Bu semt de bir çok farklı Cafe ve Restaurant barındırıyor içinde, çok eğlenceli bir yer...

Bunların dışında otele çok yakın olduğumuz için Luxembourg bahçelerinde kitap okuyarak çok vakit öldürdüm ya da Latin Quarter'da çok yemekler yedim, çok içkiler içtim. Ama Restaurant olarak en güzeli Vol ile gittiğimiz Vins et Terroirs ve Noura oldu...Vins et Terroirs'i Vol'un patronu önerdiği için gittik, gerçekten çok güzeldi, şarapları, ara sıcakları ve Filet de Canard'ı ile müthişti...Noura ise bir Lübnan Restaurantı, Montparnasse'da, biz falafel yemek amacı ile ziyaret ettik aslında burayı ama diğer yemekleri de hem bizim damak tadımıza yakın olduğu için hem de bir çok yerden farklı gözüktüğü için tercih ettiğmiz bir yerdi ama harikaydı, en iyi burada doyduk ve en çok burayı beğendik, tavsiye ederim.

















Kahvaltı olarak artık bir klişe halini alan Paul tercihimdi, iki kruvasan ve bir americain :)


Son olarak bir de Amorino'nun çiçek dondurmalarını deneyin derim...





Paris ilginç bir şehir...Her seferinde keşfedilecek bir şeyler çıkarıyor karşınıza...Bir kere gitmek hiç bir şeye yetmiyor bilesiniz....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder