Soğuk:((

Dışarısı çok soğuk...Bir metrelik balkonumu süsleyen roko(kendisi roka oluyor) soğuk havaya teslim oldu bile:(
Benim de ayaklarım ısınmıyor bir türlü, o yüzden Vol'un aldığı şirin lavanta kokulu bu pabuçları giyiyorum, bunların içinde küçük buğdaylı kapsüller var, onları çıkarıp mikrodalga fırınınızda ısıtıyorsunuz, sonra da kumaşların içine sıkıştırıp ayağınıza giyiyorsunuz, nefis kokuyor ve ayaklarınız sıcacık oluyor, iyi bir icat;)

Aachen-Dexter-Cumartesi-Dexter-Pazar-Dexter-Kolay Pooçaa-Dexter :)

Cumartesi günü Aachen'a gidelim dedik, koyulduk yola...Aachen ciddi anlamda soğuk havanın etkisi altına girmiş, çok soğuktu ama yinede gezmeye devam ettik:) Burada çok güzel restaurantlar mevcut, ayrıca şehrin merkezi çok keyifli...

Çevrede Türk nüfus çok fazla, o yüzden konuştuklarınıza hep dikkat etmeniz gerekiyor:)

Yokluğunu çektiğimiz starbucksın tadını çıkarttık orada, ancak starbucks konsepti sanırım her ülkede aynı, yani ben sadece bilkent'te yığınlarca öğrencinin final zamanı buraları mesken ettiğini düşünürdüm, yanılmışım...Her masada defterler, kitaplar... Sonra kahvelerimiz ellerimizde çıktık, şehri biraz daha gezdik, karnımız acıktı, Nordsee'de bir şeyler yedik, Bitburger içtik...Sonra Fossil'den kendime en nihayetinde fotoğraf makinalı kolye aldım ve şirin vintage serisinden bir saatçik...

Butlers(http://www.butlers-international.de/home.html), Xenos(http://www.xenos.nl/) gibi dükkanlara girip şirin sevgililer günü hazırlıklarına şahit olduk:). Bir kaç farklı KitchenAid inceledik, sevdik, sevdik çıktık dükkanlardan...

Çıktığımızda hava iyice kararmıştı, eve döndük...Karnımız çok acıkmıştı, ekmek olmayınca poğça yaptık...Şu aralar bağımlılık haline gelen Dexter'ı izlerken sıcak sıcak yedik onları, çay ile birlikte:)

Dexter izleme durumu içinden çıkılamayacak bir hal aldı, her gün milyon tane bölüm izliyoruz Vol ile, gün gelecek gerçekten birilerini öldürmek isteyeceğiz, ben bundan korkuyorum.
İç ses: Sevgili Türk gençliği, iyiki Kurtlar Vadisi izliyorsunuz...Bir de Dexter izleseniz haliniz nice olurdu :)

Pazar günü ise güzel kahvaltılarımızı edip, evi temizledik veee yaz tatili için planlamalara başladık:) Erken rezervasyon fırsatları, yaşayacağımız heyecanı da erkenden yaşamamıza sebep oluyor, sanırım bu güzel bir şey...Dışarısı buz gibi ama biz denizin, kumun hayalini kuruyoruz:) Tatilimizin bir yarısını planladık, gerekli ödemelerimizi yaptık, asıl kritik konu şu an, uçak bileti bulmakta:)

Vee pazar gecesi de gece yarılarına kadar Dexter:)Oof:)

Bu bir "moda" yazısıdır...

2011'in kış aylarındayken diğer,işinin ehli, moda blogları gibi 2012'nin yaz modasından sizleri haberdar etmeyi isterdim tabii:) Ama ne yazıkki o kadar moda, trend, hot couture bilgim yok:D

Bu post da sizlere çevrede gördüğüm sokak modasından merhaba diyeceğim..

Öncelikle renklerden başlayalım: Pas rengi, deve tüyü gibi tonları çok sık görüyoruz sokaklarda, insanların üzerinde! Şimdi yeni sezon vitrinlerinde ise nar çiçeği ve nil yeşili görüyorum hep! Bunlara dikkat edelim!!:P

Bu renklere uyum sağlayacak dar jeanler ve bir de şu aralar sık rastladığım deri taytları da unutmamak lazım...Ayakkabı ve çizmelerde ise artık her yerde gördüğümüz oxfordlar ve dizin üzerinde çizmeler ile tüylü, bilekte botlar aklıma öncelikli gelenler...

 
 

 

Kabanlar pelerin şeklinde.Tüylü ve kemerli yeleklere, bir de "motorcu ceketi" diye tabir ettiğimiz deri ceketler eşlik ediyor:)

Etekler ise çook çok uzun ve yüksek belli yada deri mini etekler var gördüğüm...

Gömlekler ve ceketlerde bol vatka kullanılıyor, bebe yakalar tavan yapmış, yakalar ise en tepedeki düğmesine kadar kapatılıyor:) Ama bu yapılırken, altta minicik bir şort olacak!! Minik çorapla giyilen tüylü botlar ve retro aksesuarlar da cabası:)



Ben ise bunlardan bir köşede nasibimi almaya çalışıyorum ama daha çok kendi modamın peşindeyim!:D

Teşekkür...

Dostlarımın, ailemin, sevdiklerimin tebrikleri teeee buralara kadar ulaştı:) İyi dilekleriniz için teşekkür ederim...Sizleri seviyorum:)

Happy Birthday To Me!!!

Biraz eksik, biraz tuhaf...Bugün yepyeni bir yaşa girdim! Güzel dilekler diledim, eğlendim...Hediyelerime, sevdiklerimden gelen maillere, mektuplara, telefonlara sevindim, gözümdeki minik göz yaşlarıyla:)





Yitirdiğim senelerde neler geçmişti başımdan, şimdi beni neler bekliyordu? Düşündüm...Hayatın sürprizlerini!

Sevdiklerimle geçireceğim güzel bir yaş diliyorum kendime! Yüreğimdeki sevgi hiç bitmesin, huzurum hiç bozulmasın...

Kara Cumartesi!!!

Bu cumartesi ne kadar sorun varsa gelip buldu bizi...Önce Vol'un kazağını yıkadım ve küçülttüm, arkasından, booking'den ileriki günler için planladığımız bir gezinin, otel rezervasyonunu iptal etmeye kalktığımda 100Euro ödemem gerektiği gerçeği ile yüzleştim(Neyseki bugün bu parayı almayacaklarını ilettiler)sonra dışarı çıktık ve terslikler peşimizi bırakmadı, arabayla yağan yağmurun azizliğine uğrayarak bataklık gibi bir balçığın içine girdik, çıkamadık; uzun çabalar sonunda minik arabamız çıktı çamurdan; bu sefer arabanın arkasındaki yumurtalar kırıldı...

Neyseki eve geldik...Büyük heyecanla pizza yaptık, ancak istediğimiz gibi olmadı, zorla yedik birbirimize çaktırmadan...Vee tam oturalım artık keyif yapalım derken bir de koltuğa çay dökünceee, hemen bu kara cumartesi bitsin istedik:( çok şükür bugün devam etmedi bu negatif durum:))

Topshop!!

Topshop'ın sayfalarında bakınıp duruyordumkii birden şu takıları gördüm, görmez olaydıııım:)) Hepsi çok güzel!!