Herstal'da yeni keşfettiğimiz Türk marketine (market biraz yavan kalıyor, süpermarket diyelim:) ) gidip eksiklerimizi tamamladık.
Cumartesi günü erken saatte çıktık dışarı, Vol ile vın vın araba sürdük, sonra Maastricht'e gittik. Hava çok güzeldi, o yüzden sakin sakin, üşümeden gezdik durduk dışarılarda...İndirimleri bahane edip neredeyse her dükkana girdik, ufak tefek takılar aldım...Minik banyomuz için havlular aldık ve Vol'a daha daha çok çay içebilsin diye koccaman bir cam fincan aldık:) Bir Türk market de bu şirin şehirde bulduk; Pasaj gibi bir yere girdik tesadüfen, karşımızda bir japon, bir de türk olmak üzere iki küçük dükkan belirdi.Tabii sıcak bir "merhaba" duyunca, hemen daldık içeri; orada da lahmacunumuzu, baklavamızı yediiik, üzerine ince bellide çaylarımızı içtik afiyetle...
Eve döndüğümüzde geç kalmış yeni yıl hediyelerimizi verdik Vol ile birbirimize:)
Pazar günü, kahvaltımızı edip,dışarıdaki güneşi daha çok hissedebilelim diye attık kendimizi Antika Pazarı'na:) Dolaştık...Tezgahta duran bir eski çerçeve içimizi burktu bazen, bazen çoook eski bir oyuncak alıp götürdü bizi uzaklara ...Keyifli bir pazar sabahıydı geçirdiğimiz...Sevgili Tongeren halkı ile geçmişin tozlu sayfalarında gezdik:)
Bu vintage durum o gün çektiğimiz fotoğraflara da ister istemez yansıdı:)(Bu arada benim fotoğraflarımı sevgili eşim Vol çekti, beni çekmekten geleceğin "Nihat Odabaşı" sı olacak, ondan korkuyorum:))
Vee günün sonunda MINIk arabamızla trafiğe çıktım, çetrefilli yolları aştım, engelleri yıkıp geçtim:P Sıla dinledik arabada, eşlik ettik dilimize dolanan şarkılarına, nazarlığımızı astık bir yerlere...
Ve son..
Evimizde çayımızı içip, umutsuzca pazartesi yi bekledik:)
0 yorum:
Yorum Gönder